Wednesday 13 November 2013

Gece uykularindan ogrendiklerim:)

İlk aylar
Zaten düzenli uyku beklentim yoktu, ama şanslı çıktım ve bebeğim gece uykusuna kısa sürede adapte oldu. 8 gibi gece uykusuna geçer, 4-5 saat aralıksız uyurdu. Sonra uyanma, emzirme ve mama verme derken yaklaşık bir buçuk saat uyanık kalma rituelimizi yapar ve genelde sabah 6'ya kadar uyurduk.
Tabi şansın yanında biraz da uyku disiplini konusunu mutlaka önceden bilmek lazım.

Uyku disiplini genel ilkeleri
Gece bebekle konuşmak, sevmek, öpmek, amanın da amanın diye muhabbete dalmak yok.
Işık açmıyoruz.
Her ses çıkardığında, ağladığında ilgilenmiyoruz, takip ediyoruz. Bebekler uykularında ağlayarak rahatlayıp, çok kısa sürede uykuya tekrar dalarlar, bu alışkanlığı edinmesine engel olmayalım.
Gerek yoksa alt değiştirmiyoruz. Özellikle 1. ayın sonuyla gece kaka yapma ortadan kalkıyor, gece sadece çişli olan bezi de değiştirmeye hiç gerek yok.

Bu ilkeler sayesinde 8 aylik olan bebegim gece uyanmalarinda sadece emer ve yatar, daha hic goz actigi uyandigi olmadi.

Özellikle 5. aydaki büyüme atağıyla yeni denemeler yapmaya basladi. İki saatte bir uyanma, 4 saat uyuma sonra saat basi kalkma ve hatta saat basi tum gece uyanma gibi...

Bu konuda çok keyifli bir site var, bir göz atın!


Tuesday 1 October 2013

Bebeğimin ilk hastalığı ve diş çıkarma

6. ayının dolduğu ilk günlerde o minicik beyazlıkları gördük:) peşpeşe patladı dişcikler ve hiç sorun olmadı. Hem bebeğim hem ben diş çıkarmanın sıkıntısızlığıyla sarhoşken, bir gün dikkatsizce yaptırdığım bir banyonun peşine herşey değişti. Burnu akmaya, hapşurmaya ve huzursuzluğa merhaba dedik:(
İlk gece ateşinin çıkması ve uyuyamaması çok üzdü ve korkuttu, ilkin günahı olmaz benimde tahammülsüzlüğüm malesef barizdi:( 
O güzelim güleryüzlü bebeğim ilk hastalığını böylece yaşamaya başladı. Hemen doktor teyze arandı ve tabi ki şurup önerildi, ısrarla doğal birşeyler istedim yok! İlk gece ateşinden korkunca bir kaşık verdim o şuruptan o kadar.
Doğala emzirdiğim için ben başladım; ıhlamur, dinlenme, benim iyi beslenmem, odaya soğuk buhar, yatak kenarına vicks sürme yöntemleri işe yaradı sayılır. İlerleyen zamanlarda en ufak burun akıntısında odaya soğan koymaya da başladım.
Bu gün tam 9. gün ve tam iyileşme var, ilk. 3-4 gün dışında da sadece burun akıntısı, tıkanıklığı vardi. Tabi üstüne diş sıkıntısını da ekleyince kızım bu dönemde bir canavara döndü:)Kucaktan inmeyen, tek kalmayan, ne yapsan mızmızlanan ve en zoru uyku krizleri yasayan bir bebek oldu. 
Bebeği hep böyle olanlara gerçekten kolay gelsin, çok yorucu bir haftaydı. Dün sabah itibariyle ise yine kocaman gülümsemesiyle bebeğim uyandı ve meğer aynı tatlılık ballılık yerindeymiş diye annesini mest etti.

Friday 27 September 2013

7 aylik bebekle bir gun:)

6.15 bebegin kendi kendine uyanmasi ve yarim saat yataginda konusup oynamasi
6.45 bebegin seslenmesiyle ilk iliski- super bir gulus, heyecan, kipirdanma:)
7.00 bez degistirme- gunun ilk kakasi ve popusu yikama
7.20 ilk ogun icin peynir, biskuvi, nar suyu, zeytinyagi ve ihlamur hazirlama, birazini yedirebilme, ihlamurla fiskirtmali oynama
8.00 babayi ugurlama ve uyku icin miZmizlanma, mama hazirlama ve uyuyacak sanma:)
9.30 bu saate kadar oyun oynama, simarma, yerde takilma, tekrar uyku alarmi, emzirme, yatakta aglama ve mucadele
10.00 kucakta uyuma...
10.20 uyanma ( ve sok!)
11.40 meyva ogunu
11.50 bez degistirme ciss
12.30 oynama, yuvarlanma, uyku alarmi:) hazirlik, uykuya gecis
13.00 uyanma (gayet dinlenmis ve mutlu bir de!!)
14.00 annaneye gitmek icin bebe arabasi hazirligi, yuruyerek gitme( yolda uyur umudu)
14.20 annane varis( gayet canli:))
15.00 sebzeli corbayi super icis ve mama
15.10 bez degistirme( cisli)
15.25 bez degistirme, kakali olunca popo yikama:)
16.30 hala uyumayan ama huzursuz da olmayan bebekle parka gidis, yuruyuste uyumasi( oley!!)
17.00 annaneye cikma ve bebegin gulumseyerek uyanmasi
18.00 annaneden donus yoluna hazirlik, yolda son on dakikAda uyuma:)
18.40 bebek arabasini eve alma biraz daha uyur umudu:)
19.12 uyanma:)
19.40 kati mama mucadelesi
20.00 kati mama mucadelesi 2
20.30 bu saate kadar yataginda oynAtma( dizlerinin ustunde korkuluklara tutunup kahkAha attirma)
20.40 devam sutu ve emzirme( iste finalll:)
21.00 uyumamama mucadelesi
21.40 babaya devredis
22.00 zzzz:)
05.00 uyanma , emzirme, mama ve uykuya devam
07.30 uyanma:)

Normal bi gunden uyku acisindan cok farkli olan bir gundu, neyse ki gece uzun sure deliksiz uyuyarak gun boyu yorgunlugumuzu telafi etti:)

Thursday 26 September 2013

7 aylik oldu:) Uykuya bir bakalim

Hayat bazen planladigimizin cok tersinde gidiyor, o kadar ters ki hizina yetismek aylar aliyor... Bu yuzden en son haziranda yazmis ve ancak eylu sonunda tekrar birseyler yazacak aralik bulmus durumdayim.
Simdiye kadar bebegimle neler oldu neler:) toparlamaya calisayim biraz:
UYKU
3. aya kadar kundakladiktan sonra hareketlenmesiyle bu isi bitirdim. Genelde uyku sorunu olmayan bir bebek olmasina ragmen hala deliksiz uyku hayalime ulasmis degilim:) gecede ortalama iki defa uyaniyorum, birinde emzirme digerinde enelde biberon vermem gerekiyor. Uyku saati 8-9.30 arasinda degisiyor, zaten daha fazla uyanik kalmasi cokkk tuketici oluyor. Uykuya gecis bazen emerken dalmasi gibi harikabir sekilde oluyor. Bazen kendi kendine oynayarak daliyor ve bazense bir saat indirip kaldirmamiz sakinlestirmemiz gerekiyor. Mumkun oldugu kadar kendikendine uyumasi calismama dogdugundan beri devam ediyorum:) 5. Aya kadar sallamakta sorun gormedim, birazda sabirsizlik sanirim hemen uyumasi icin. Ama sonra biaz oynayarak, biraz aglatarak sallamayi tamammen kaldirdim. Kis ayinin gelmesiyle, ustunu surekli kontrol edemeyecegim icin yarim kundak yapiyorum, boylece ustunu acsada (kesin aciyor) usumuyor. Bebegin ilk yatagi sallanan romantik kundakla 5. Ayin sonlarinda vedalastik. Bu zamani bize o soyledi cunku artik kolu bacagi disari cikiyordu ve o kadar hareketlendi ki kundak guvenligini kaybetti. Oda ayirmak bizim icin de onun icinde kriz olmadi. Yataga almayi bazen yaptim ama onu rahatsiz etmemek icin cok kasilinca, ic bes defadan fazla devam etmedim. Sabah keyfi ise super, kendi krndine yaklasik yarim saat konusup oynuyor. Bu donemde onu rahatsiz etmemeye ve uyurken yataginda bir oyuncak birakmaya ozen gosteriyorum. Son olarak, ilk 3-4 ay gece uyanmalari uzun surup emzirme ve alt degistitmeyle 1-2 saat surerken zamanla on dakikaya dustu:)

Tuesday 25 June 2013

Kızımla ilk gezmelerimiz

Doktor ziyaretleri dışında kızımla ilk gezmemiz 40'ı dolduğu gün arabaya yerleştirip anneme süpriz yapmam olmuştu. Evden eve gitmek hiç düzenini bozmadı, bu da tabi bayağı mutlu etti beni. İkinci gezmemiz doktor ziyareti sonrasında bir akrabaya gitmek oldu. Ama bu biraz sıkıntılı bir ziyaret oldu, öncesinde 2 saat dışarıda olmak, bebeğimin uyumaması, sanırım bir de yabancı ev huzursuzlanmasına yol açtı. Yarım saatlik hızlı bir ziyaret sonrası hemen eve döndük.

Son yaptığımız gezi 'bebeğimin hayatının turu' oldu:)5 saat açık havada durduk! Arkadaşlarım, onların çocukları ve biz açık havada olmaya karar verdik. Henüz 2. ayını doldurmayan kızımla bu gezi biraz ürkütücü olsa da, eve yakın olmamız cesaretimi artırdı. Süper hazırlıklı çantamız, çok rahat arabamızla gezimize çıktık ve pek güzel, tatlı, keyifli bir şekilde bitirdik. Son yarım saat artık acıktığı ve emzirmem gerektiği için ağlaması dışında, kendi kendine uyudu, uyandı, mamasını yedi ve bir kere de bez değiştirdi.

Bu gezi o kadar iyi geldi ki gece uykusunu 7 buçuk saate çıkardı:) Bakalım devamı gelecek mi?

Bebeğin gezi çantasında neler var?
Bez (6-7 tane), ıslak mendil, pamuk,  alt değiştirme bezi,body, tulum, yelek, çorap, şapka, ağız mendili (2-3 tane), küçük kavanozlarda mama, yedek biberonu, yedek emziği, bebek termosu (ısısı mama için yeterli su bulunan), kirli poşetleri...Bebek battaniyesi de şart, kaç tane olsa da yetmeyen bir şey şu battaniyeler:)

Doğum zamanı geldi!

Evet, gel zaman git zaman ve gerçekten de zaman geçiyor, gidiyor...Son 2 haftaya kadar oldukça sağlıklı ve gezenti bir şekilde geçirdiğim hamileliğim iyice ağırlaşmıştı. Ağırlaşma, yorgunluk, kasılma ağrıları, uykusuzluk, sabırsızlık gibi durumları da peşi sıra getiriyor.
Gebeliğim boyunca ultrasonda bebeğin 'biraz iri' olduğu görülüyordu. Doktorum iriliğe rağmen normal doğum taraftarı olduğu için sezeryana beni yönlendirmedi. Ama artık muayeneler 3 güne düştüğünde, biraz şüpheye düşmüş ve 'sezeryan da olabilir'demeye başlamıştı. O kadar kasılmam oluyordu ki, sezeryan yerine normal yapabileceğimi düşünüyordum.
Ve zaman yavaşladı, çünkü beklenen tarihi geçmeye başladık...1..2...3...4...derken 5. gün kontrolümde, artık bebeğin iri olduğu da kesinse sezeryan istediğimi söyledim. Benim genelde kararlarım böyle ani olur, öyle ki eşim olmadan gittiğim bu kontrolden, 5 saat sonra sezeryana girmeye karar vermiş bir şekilde çıktım:)
Çok büyük bir heyecan, inanılmaz kıpır kıpır bir his yaşadım o beş saatte...
Yemek yememeyle başladım tabi o heyecana, arkadaşlara haber verdim, eşimi razı ettim, ailemi hazırladım derken...çantamızı alıp yola çıktık.
Bu arada önceden yazdığım gibi çevremde bir çok kişi epidural anesteziyle doğum yaptırmış olsa da ben normal doğum olacak diye, o konuya pek eğilmemiştim.
TOBB ETÜ'de doğum yapmak bir çok açıdan rahatlatıcı oldu, aslında korkularım azaldı diyemiyorum çünkü korku hissetmedim hiç:) Sadece bebeğimi görebileceğimi düşündüğüm kocaman bir heyecan bulutu...
Ameliyat önlüğü giyme, epidural anestezi için anestezi doktorunun gelmesi, iğne-uyuşma, tansiyon düşmesi, tekrar toparlanma, ameliyathaneye doğru gitmek için uzanma...bu kısımda önemli bir sorun yaşadım ama bunu bir sonraki yazıda yazacağım.
Sedyeyle odadan çıkarken, ailemin heyecanı, benim ağzımın kulaklarıma varması, pırıl pırıl gözler...son anda doktorumun eşimi de 'e gelmiyor musun' deyip alması en büyük süpriz oldu:) Eşimle sadece son anda fotoğraf çeker diye önceden konuşmuştuk ama bir baktım ki ameliyathanede, önlük ve maskeyle yanı başımda...Düşününce iyi ki gelmiş diyorum...Eşim kameraya çekiyor, anestezist başımda bana destek oluyor. 'Haydi bakalım, hop' derken belki 2 ya da 3 dakika sonra 'O bu bebek 2 aylık gibi' sesleriyle bebeğimin ağlayışını duyuyorum...Daha sonra kamerayı seyrettiğimde bundan sonra eşim gülmeye başlıyor, ben 'ahlar oflar' arasında 'bu bebek benim mi, kocaman, çok tatlı'diyerek ağlamaya başlıyorum...
bebeğin ilk muayenesi, bizim ortamıza verilmesi, yanak yanağa ilk temas, ilk öpücük, gözümden süzülen yaşlar, küçük ailemizin ilk fotoğrafları...
Odada bekleyen sevdiklerimiz ve neyse ki babamın bu anları hep videoya alışı...
2 gece hastanede kaldım annemle, ağrıkesici mucizesiyle çok keyifli geçirdim. Bebeğimi ilk gün koynumda yatırdım, biraz yabancıydık birbirimize ama benim olduğuna zamanla alıştım. Annem de aynı duyguyu yaşamış, demek ki hemen aşık olunmuyor diye düşünüyorum. Emzirdikçe ve bebeğim güzelleştikçe kaynaştık, bir olduk, anne-kız olduk...

Bebeğimle ilk 2 ay...

Canım kızımla ilk günlerimiz çok romantik olmadı...İlk 2 gün sezeryanın ağrısı, hareket kısıtlılığı, gün boyu süren rahim kasılmaları, sütün azlığı derken sonrasında başlayan ve 15 günümü alan başağrıları...
Yine de aralarda güzel geçirdiğimiz anlar vardı, en hoşuma giden biraz emip başını mememe koyup uyuması:) Bu yaklaşık 4 hafta sürdü, sonrasında hem büyüdü hem güçlendi...Oldukça otistik bir ay aslında, zaman zaman kas kaynaklı gülümseme hareketi dışında, az hareket eden, az uyanık kalan, kendi kendine geçirdiği  iki ay...
İlk ay ciltinde sivilcelenmeler oldu kızımın, her ne kadar öptürmesek ve öpsem de oldu işte. İlerleyip kaşlarda sarı kabuklanmalar da başlayınca Travacort krem sorunu halletti, bir daha da çıkmadı. Bu dönemde her gün banyo yaptırdık. Gözde hafif çapaklanma ve sulanma ise ilk aylarda bizimleydi. Göz kanalına masaj yapma ve Tobrex göz damlasını zaman zaman kullanma ile bu sorunu şimdilik azalttık. 10. günde Devit damla 4 ölçüye başladık, güneş çıktıkça 3 damlaya indik. İlk banyosunu kordonu düşünce yaptırdık, tabi yine annem yaptırdı:) 

Ürünleri Mustela ağırlıklı aldım, Sebamed losyon ve yağ da oldukça iyi geldi.


Mama olarak Aptamil'e başladık, biberon ise 2-3 değişiklikten sonra Bebe Dor'un Dr. Browns da karar kıldık. Dışarı çıkarken mama alanlar bebekler için bebe termosu kullanmaksa en büyük icat!
Emzik 2. günde verdik, ama tabi ki açlık için ağladı zamanlar kesinlikle doyurduk, zaten 1. haftadan sonra bunu ayırdetmek onun için de bizim için de kolay oldu.

Alt temizliğini kordon düşüne kadar pamuk ve ılık suyla yaptık, kordon düşüp ilk banyosunu yaptırdıktan sonra ise her kakasında poposunu yıkadım bebişimin...Pamuk olarak yine müthiş bir kolaylık olarak Mothercare pamukları!
Zaten rahat uyuyan bir bebekti ama ben önceden de annemle karar verdiğimiz gibi 'kundak' yaptım.Özellikle kolları hareket ettiremeyeceği şekilde sardık, ayaklar ise serbeste yakındı. Çok güzel kundak bezleri var, ama süslü olanları hiç önermem, 1 metrekarelik pamuklu, yumuşak dokulu düz bir kumaş en güzel kundak bezi oluyor.
Tırnak kesmek en büyük korkumdu:) Chicco'nun manikür setini alıp, içinde önce anlamadığım sonra neyse ki sorup öğrendiğim makas tipi olan pembeyi kullandığımda 'her işin kolayı varmış' diyip rahatladım...
Süt artırmak için binbir uğraş verdim, yedim, içtim, uyudum...Sonuç? Bence süt bünye işi, varsa gelir yoksa gelmez:) Sütüm yarı yarıya bebeğimi doyuruyor, yediğim içtiğim hiçbir şey ekstra etkilemiyor...

Ağrılar sızılar derken, bebeğimi sadece emzirmek için dik durabildiğim için, 15 gün annemle uyuduk:) Canım annem bel fıtığı ağrılarına rağmen hep yanımdaydı. Sonrasında da her gün koşa koşa gelip benle ve bebeğimle ilgilendi...
Çok yormayan bir bebeğim oldu, 3-4 saat uyuyan, gereksiz hiç ağlamayan, huzurlu ve sakin...Yeter ki sağlık olsun, yorgunluk yalan dolan...


Epidural sezeryan sonrası başağrısı

Bir başağrısı ama tarifi mümkün değil...tüm başınız yanıyor, mengene de sıkılıyor, yavaş yavaş boynunuza ve omuzlarınıza inerken ağrıdan ağlamaya başlıyorsunuz...İşte bu sıkıntı malesef yüzde 1-5 olarak olasılığı görülen durum başıma geldi. Eve geldikten 2 ya da 3 gün sonra başlayan bu anormal ağrının sebebinin epidural iğne olduğunu anlamak benim için zor olmadı. Çünkü anestezist 1. girişinde olmayınca tedirgin oldu ve bana sürekli 'kıpırdamamam gerektiğini' hatırlatmak zorunda kaldı. 2. defa girişinde sadece iğne ağrısı yaşadığımı ve bununla kalacağımı düşünürken, lohusalığımın yaklaşık 10 gününü başımı mümkün olduğu kadar yastıktan kaldırmayarak geçirmemle sonuçlandı.
İlk ağrılarda anestezisti aradım, ertesi gün hemen 'pıhtı yaması' yapabileceğini söyledi. Anestezi iğnesinin yarattığı stres yüzünden, pıhtı yaması prosedürü de beni korkuttu. Psikolojik olarak da çöktüm, sanki hep böyle kalacak, yataktan kalmayacak, pıhtı yamasında artık sakat kalacak...Ama korkunç ağrılar ve bakım bekleyen minicik bebeğim yüzünden ertesi gün erkenden hastaneye tekrar gitmem gerekti. 
Pıhtı yaması daha basit bir süreç, aynı sezeryan gibi duruş alıyorsunuz önelikle. Hemşire damardan kan alıp, hemen sırtınızda bekleyen anesteziste veriyor ve dr o kendi kanınızla dolu iğneyi dural bölgeye enjekte ediyor.  Ağrısız sayılabilecek bir müdahale...
Sonuç, evet sıkıntı geçti ve ben 3 gün sonra lezzetli bir kahvaltı yapıp bebeğimi doya doya kucağıma aldım.
Ama bebeğimi ilk muayenesine götürdüğümüz 5. gün hastanede ağrı hafif hafif gelip birden vurdu. Öyle ki sedye de yattım ve anestezistle konuşup tekrar kalçadan ağrı kesici almak zorunda kaldım. Tekrar pıhtı yaması yapılabileceği gibi eğer hiçbirşey yapılmasa da 1 haftaya geçeceği gerçeği karşısında bir şey yaptırmamaya karar verdim. Bu dönemde sürekli internetten araştırma yapmama rağmen yabancı kaynaklar yine daha tatmin ediciydi. Ordan edindiğim yardımcı bazı bilgilerle neler yapılabileceğini şöyle özetlemek istiyorum:
1- Epidural iğne yaparken KIPIRDAMAYIN! Canınız acıyacak buna hazır olun, hemşireden sizi sıkı tutmasını mutlaka isteyin.
2- Parol veya özellikle Minoset Plus dr kontrolünde kullanın.
3- Kafein içeren Cafergot emzirdiğiniz için kullanmayın.
4- Ağrı olduğunda mutlaka düz uzanın.
5- Kafein kullanın- kola, kahve, hazır kahve, türk kahvesi...(bebeğimde hiçbir huzursuzluk yaratmadı)
6-4-5 litre su içmeyi ihmal etmeyin

Friday 26 April 2013

Hamilelikte psikoloji...

En çok yazmam gereken bu konuyken, biraz daha kısa ve öz geçmek istiyorum. 
Öncelikle kendi deneyimim doğrultusunda, aile desteği en önemli madde.
Diğer maddeler; hazır olmak, bebeği istemek, maddi manevi konularda ekstra sorunlarla uğraşmamak, doğum sonrası kaygıların az olması, hamilenin huzurlu olması, gevşemeyi bilmesi, tercihen 'anne'sinin ilgisiyle içiçe olması, eşinin ilgi ve sevgisinin devam ettiğini görmesi, arkadaşlarından sağlıklı deneyimleri dinlemesi, hamilelik dışında hobi edinebilmesi...
Benim hobim keçe ile uğraşmak, çeşitli süsler yapmak oldu. Ayrıca kitap okumak, bebeğimle müzik dinlemek, gün içinde kısa yürüyüşlere çıkmak oldukça rahatlatıcıydı.
Hazır olmakla ilgili, normal doğum istediğim için bu konuyla ilgili birçok video izledim, yazılar okudum ve normal doğum yapanlarla konuştum. Tabi son anda sezeryana döndüğüm için bu bilgiler sadece genel kültür olarak kaldı:)

Monday 22 April 2013

Hamilelikte konfor, sağlık ve diğerleri:)

Evet, 8. aya kadar pek öyle konfor sorunu olmazken, gel gelelim 32. haftadan sonra hayat gittikçe zorlaştı benim için. 
Başlıca sorunlar;
-Kilo artışına bağlı, oturup kalkmada zorlanma, vücut ağrıları, kıyafet yelpazesinin daralması...Bunlara çözüm olarak, ayaklarım hep havada ve 3-4 minderle oturdum. 33 veya 34. haftalara kadar yoga yaptım...Yogaya önceden başlamış olmanız büyük bir avantaj, ben yıllardır uğraştığım için hamile yogası için ders almama gerek kalmadı. Ama eğer hiç bilmiyorsanız, mutlaka denetim altında yapın. Benim takip ettiğim hamile yogası videosu için tık!

- Uykunun bozulması nerdeyse 12. haftadan sonra başladı. Gece defalarca uyanma, nadiren uyuyamama, son haftalarda dönmekte zorlanma:) Bunun için yapacak pek birşey yok, ama bacak arasında yastıkla uyumak, uyandığımda ise keyif almaya çalışmak iyi geldi. Son 2-3 hafta uyku ihtiyacım çok arttığı için gün içinde 2-3 saat uyumak çok keyifliydi. Uyku için özel hamile yastıkları var, bence biraz gereksiz ama birinde varsa denenebilir...

- Çabuk yorulmak tam bir başa durum! Psikolojik olarak buna alışmak bile 1 haftamı aldı, çünkü kabullenemedim. Sanırım yine 8. ay içinde, önceden çok kolay yaptığım işler ilk 10 dakikasında beni yorunca 
pek kabullenmek istemedim. Ama edince, dinlenmeyi, biraz daha az iş yapmayı, bölerek yapmayı öğrenince bu da yoluna girdi.

-Diş eti kanaması, internet araştırmalarım geçici olduğunu söyleyince pek uğraşmadım bununla. Mümkün olduğu kadar iyi fırçalama, ip kullanma, bazen gargara yaptım. Hamilelik sonrası bakacak olursam, sanırım yeterliymiş benim için, çünkü şu anda diş eti kanaması kalmadı.

-Hurafeler! Bu konu için ayrı başlık açmak hatta kitaplar yazmak lazım. Ne kadar gereksiz söylem var, ve bunlara inanarak söyleyen, karşıyı umursamayan insan var...Benim en çok çektiğim 'kız çocuk olsa basen genişler, kız değil seninki', diğer en sıkıntı yaşadığım ise 'kız çocuk erken gelir'. İşte bu erken gelmesi davasından son 2-3 hafta sürekli doğurmam gerekiyor da bir sıkıntı var gibi durum yaşadım. Sonuç olarak kızım 40'ı geçti, 5 gün de gelmedi:) Ayrıca kız çocuk da basenin genişlemeyeceği, karnın toparlak olabileceğini de göstermiş bulunuyorum. Lütfen gereksiz hurafeleri dinlemeyin, ilgilenmeyin, bu insanlardan özellikle son haftalarda uzak durun...


Tuesday 16 April 2013

Hamilelikte Beslenme

Şanslı hamilelerden biri olarak mide bulantısı hiç yaşamadım:) Ama 12. haftada yaşadığım sıkıntılı bir ani mide boşalması, deli gibi acıkma, ani halsizlik durumu oldu. Bunun dışında o dönemde özellikle yemek isteksizliği belirgindi...Sonra neler oldu? Yemeye içmeye devam:) Sadece balık ve cevizde zorlandım.

Evet, balık da zorlandım ama haftada 1-2 yemeye gayret ettim, cevizi ise bıraktım. Onun muadili özellikle taze badem (günde 5-6 tane) ve bazen de taze fındıkla idare ettim. Balık da hala en çok tercih ettiğim (kolaya da kaçtığım) hamsi mevsimi değilse, levrek, çipura gibi bir deniz balığını tümüyle kılçıksız fileto yaptırıp almak. Sonra ızgarada pişirip, yanına roka salatasıyla afiyetle yemek...

Hamilelikte diğer dikkat ettiğim beslenme maddesi, süt ve süt ürünleri oldu. Günlük 2 bardak veya kase kadar süt veya yoğurt tükettim. Tabi sıkıldığım zamanlar için, özellikle sabahları nesfite eklediğim süt kurtardı, akşamları ise yoğurda tatlı birşeyler katarak kalsiyum ihtiyacını karşılamaya çalıştım. Yoğurdumu daha çok annem mayaladı. Maya için Activa, sütü ise AOÇ süt kullandık.



Diğer yeme içme konularında, haftada 1-2 kırmızı et, diğer günler bakliyat ve sebze ağırlıklı beslendim. Her sabah yumurta, tabi ki vazgeçilmezimdi (hala da öyle). Tavuk artık yemiyorum, bu yüzden kırmızı et tercih ediyorum. Sebze, bakliyat, badem, hatta bazen ekmeğimi bile doğal almak benim için çok önemli hale geldi. Özellikle yaptığım ettiğim herşey bebeğimi etkiliyor diye kabul ettikten sonra. Bu yüzden de İpek Hanım'ın Çiftliği olmazsa olmazım...

Neleri hayatımdan çıkardım diye düşününce; asitli içecekler, hazır meyve suyu, kahve, balık dışındaki deniz ürünleri...azalttığım ise hamur işleri, dışarıda yemek yemek, bitki çayları oldu.

Bunlar işe yaradı mı? Umarım öyledir, şimdi bebeğime baktığımda, çok sağlıklı ve huzurlu bir bebek olduğunu görüyorum. Doğum öncesi beslenmemin de katkısı büyük ihtimalle vardır, hele ki kilo ve boyu itibariyle bu kadar iri bir bebek genetiğin yanısıra, iyi beslenmeden olur muydu, bilemiyorum:)

Sunday 31 March 2013

Hamilelikte bakım ve giyim

12. haftadan itibaren pantolonlarımı düğmeleyemez, etekleri giyemez hale gelmiştim. Tüm hamilelikte zayıf ve şişman kadınlar için farklı olmakla beraber 9-15 kilo aralığı normal sayılıyor. İlk aylarda 2 ya da 3 kilo almıştım ben de. Unutmadan tartı şart!
İlk aylarda hatta 6-7. aylara kadar üst almaya pek gerek duymadım, ama pantolon hemen almam gerekti. Benim memnun kaldığım markalar GeBe, LCW, H&M...
İlk pantolonumu çocuğu olan bir arkadaşımla almıştı. Pantolon bana pek komik geldi, göbek kısmındaki ekstra kumaş, yanındaki düğme:) Ne işe yarar, yok canım bu göbek kısmını ben doldurmam diyordum...Sonuçta 38. hafta itibariyle bu pantolonların göbeği dar geliyordu:)



Kilo almayla beraber çatlak sorunuyla ilgili araştırmalara başladım. Hep aklımda olan bu kremdi...
Eninde sonunda kullanacağım derken hamilelik bitti ve ben kullanmadım:) Zaten ilk 3-4 ay için bu tip kimyasal kremler önerilmiyor. Alternatif araştırmalarımda ilk önce bu kreme başladım.
Güzel, yumuşak ve bir süre devam eden nemlendirici özelliği var. Zaman içinde badem yağı önerildi; ama aynı anda badem yağı tüylenmeyi artırır denilerek öneri iptal oldu. Ben de doğaldan giderek bunu kullandım.
Body Shop kakao yağının kokusu beni rahatsız etti, ama bu yağ idare eder durumda. Bir de şans eseri Tunalı Hilmi Lokman Hekimi'nden kendi hazırladıkları 100 ml'lik harika karışımı edindim. İşte esas formül de bence buydu. Gebeliğim bitti ve hiç çatlağım olmadı:) Gün aşırı kullandığımı söyleyebilirim, bazen unutuyordum hatta. Son ay biraz daha sıkı tuttum işi, bir de göbek değil tüm vücudu nemlendirmek hem ruhuma hem derime iyi geldi...

Hamilelik şüphesi olduğunda bile cilt bakımı yaptırmamak gerekiyor. Çok sevdiğim cilt bakımından uzak kalınca en azından şu harika ürünü kullanayım dedim.
Çok uzun süre gidiyor, nefis bir koku ve ferahlik hissi veriyor.
Saçlarla ilgili de sorun yaşandığını okumuştum; ben yaşamadım...Bundan olabilir mi?


Hamilelikte ilk zor haftalarım...

Genel olarak hamileliğim çok rahat, keyifli ve sağlıklı geçti.
Mide bulantısı hiç olmadı mesela:) Ama 12. ve 13. haftalarda benim'mide boşalması, kazınması' dediğim bir dönem yaşadım. Gayet güzel yemeğimi yer yemez, on dakika bile geçmeden bazen 'açımmm' demek...Öyle böyle bir açlık da değil bu hemen birşeyler yeme ihtiyacı. O dönemde yaşadığım tek fiziksel sıkıntı buydu. Aslında bir de yaz dönemine gelmesi, aşırı sıcaklarda yine aşırı sıcak bir yere tatile gidişimiz de pek iyi gelmedi bana. Bir yandan ter, bir yandan aman çatlak olmasın diye yağlara bürünürken olan oldu ve bayağı bir isilik oldum. Kaşıntı, isilik...Yaklaşık 1 hafta da bunu yaşadım.
Gelelim psikoloji kısmına...
Eh, biraz kırılgan oluyor insan. En çok ve hatta tek ilgi beklediğin ise eşin oluyor, ama eşler aynı fiziksel değişikliği geçirmediği, hormonları da yerli yerinde durduğu için yeterince empatik olmayabiliyor. Bu da 3-4 gün sürdü:)
Sonuç olarak, yazın ve özellikle hamilelikte daha sıcak bir yere gitmenin alemi yok. Terleyen bir bünyeyi kremlemeye de gerek yok:)

Friday 29 March 2013

Hamile Olduğunu Öğrenmek...

Evet...
Sonuçta bir gün bakıyorsunuz ki hamilesiniz!
Hamile olup olmadığınızı öğrenmek için öncelikle piyasada bulunan ve oldukça aydınlatıcı olan kitleri kullanabilirsiniz. Bu kitlerde Beta-HCG hormonun varlığı sorgulanır, özellikle sabah idrarıyla uygulanan testte hormon tespitini çıkan ikinci çizgide görmek mümkün olur. Çok silik de olsa 2. pembe çizginin varlığında veya hamilelik şüphesi yüksekse ama tek çizgide kalması durumlarında testin tekrarı daha iyi fikir verecektir. Gelelim kan testine, o da Beta HCG hormonunun miktarını tespit eder. İdrar testine göre çok daha kesin sonuç verdiğini rahatlıkla söyleyebilirim. En son yapılan değerlendirme ise, ultrasondur. Adetin 1 hafta gecikmesi durumunda vajinal ultrasonla, 2. haftadan sonra abdominal (karın) ultrasonuyla en net bilgi edinilir. Böylece gebeliğin sağlıklı bir şekilde rahim içinde olup olmadığı da görülür ve içiniz rahat bebeğinizle ilgili hayallere yavaş yavaş başlayabilirsiniz...:)
Unutmamanız gereken bir tarihi hemen not almanızı öneririm, son adetin başlangıç günü (SAT). Bebeğin haftası, beklenen doğum tarihi ve gelişimi gibi her konuda bu tarih referans alınacak.
Son önemli bir bilgi de hamile kalmak için uğraşan kadınların gebelik testi yapmasıyla ilgili biraz sakin olmaları öneriliyor. Çünkü bazı hamilelikler çeşitli sebepler kendi kendine ilk günlerde sonlanabiliyor ki kadın bu sırada testi yapmış olursa, tahmin edersiniz ki önemli bir sıkıntı yaşayacaktır. Diğer bir konu ise, testlerin olumlu ve olumsuz çıkışının her seferinde kadının psikolojisini etkilemesi. Bu yüzden adetin 1 hafta gecikmesinden önce test yapılmaması daha sağlıklı olabilir. İnfertilite (kısırlık) tedavisinde olduğu kadar, sağlıklı gebe kalma sürecinde de güçlü ve pozitif bir psikoloji hem ruha hem bedene çok yararlı olacaktır... Bu yüzden gülümseyin, başka keyifli işlerle uğraşın, sağlıklı beslenin, gezin, sohbet edin:)


İlk ultrasonlar benim için hayal kırıklığı olmuştu. Neden? Çünkü her ne kadar embriyo (benim söylemim -yaratık-) göreceğimi bilsem de biraz daha insana benzemesini bekliyordum:) Bir yandan da bağlanmama gerekliliği gibi bir psikoloji de vardı. Bunun sebebi çevremde düşük riski yaşayan kişilerin olması, 12 haftaya kadar gebeliğin riskli olabileceğine dair genel kanı, tarama testlerinde olumsuz bir şeyin çıkması... Yani ne kadar gereksiz ve olumsuz bilgi varsa hepsinin olması, bebeğe fazla bağlanamama duygusuna yol açmıştı. 

Neyse ki tarama testleri temiz çıkarken, bir yandan haftalar geçti, ultrason görüntüsü şekillendi...

Şu sitede iyi bilgiler var tık!

Tuesday 26 March 2013

İlk baştan başlayalım...


Bebek sahibi olmaya karar vermek...
Bazıları için çok doğal ve sıradan bir şekilde karar verildiğinde gebe kalınabilirken, bazıları için daha zor ve meşakatli bir süreç olabiliyor. Öncelikle gebe kalmaya karar verildiği andan itibaren özellikle (ve hep öyle de olacak) kadının hayatı değişiyor. Alkol, sigara, atlama, zıplama, ağır sporlar, adet günlerinin heyecanla beklenmesi, ovülasyon tarihlerinin hesaplanması, folbiol tablet kullanmaya başlama...şimdilik aklıma gelenler bunlar.
Yaşı uygun ve geçmişinde belirgin sorunları olmayan bir çift olarak normal prosedür- uygulama- başladı bizde. 6. ayın sonunda henüz gebe kalamadığım için rahim filmi (HSG) çekildi. Bu tam bir macera başlangıcı oldu benim için:) Rahim filmi öncesinde internettten araştırma yapmaya başladım ki yapmaz olaydım dediğim bir sonuca ulaştım. Neler yazılmamış, ayılanlar, bayılanlar, genel anesteziyle yaptıranlar...Tabi ben de gergin ve titrek laboratuvara gittim. Doktoru ikna edip anesteziyle yaptırma derdindeydim aslında. Ama doktorum 'hadi hop, a kuş varmış' derken, ben yüzümde kocaman bir gülümsemeyle 'bitti mi, gerçekten mi, bu kadar mı' sorularıyla masadan kalkıyordum. İnternetten yorumlarını okuduğum forum sitesine de benzer yorumlarımı yazdım. Umarım birileri daha rahat atlatıyordur. Tabi aslında sonuç olarak benim film sonucum temiz çıktı, belki bu da ağrısız bir müdahale yaşamamı sağlamıştır. Bunu net bilemiyorum, ama böyle rahat da atlatılabiliyor akılda tutmak iyi olabilir.
HSG sonucu temiz çıkınca 3 ay daha bekleme süresi verdi doktorumuz ve 2. ayın sonunda gebe kaldım:)

HSG ile ilgili sağlıklı bilgi için buraya tık!